5 Eylül 2015 Cumartesi

Ayıp Ediyorsun Güzelim, Ben Savaş Yanlısı Değilim

Yere döşenen taşlarımın hesabını kimler verecek merak ediyorum. Oluruna bırakınca zaten yıldızlar da kayıyor, insanlar bir dilek tutuyor ve umut ediyorlar. Çöplüklerde yaşayan insanları hatırlayınca şükrediyor, üzgün hissediyor ve sokağa düşüyorum. Bir sokak lambası misali geceleri parlarken, sabahları insanlar varlığımı bile hissetmiyor. Bu saatlerde bir filozof, sabahları ise uyuyan bir politikacı. İki taraf için de gereksiz ve bir o kadar da zenginim, hiç de öyle değil.

Sanmayın ki balon satıcıları gibi neşeliyimdir gerçek hayatta, siner bir köşeye gizlice seyrederim fark edilmeyen yaşantıları. Müzik sesleri yükselirken karanlığın içinden "Az temiz çal şu koyduğumun gitarını!" diye seslenen sanat katili de benim, özledin mi canım? Özlediysen kapıya üç kere hafifçe tıklat, evde yoksam kapıya bir not değil de rujunun izini bırak. Anlarım ben senin olduğunu, en yakın zamanda arar halini hatırını sorarım, insanlık ölmedi ya! Cinsel ve dürzü duygularımdan arındım, hedefim nirvana veya hacılık mertebesi değil bak yanlış anlama. Sadece seni cinsel obje olarak görmediğimi anla tatlım, kadınlar kutsaldır.

Üstünde "60 Km" yazan tabelalara benzetiyorum artık kendimi. Gidenlere tavsiye verirken öylece oturuyorum yerimde, bakarsan mutsuz da değilim. Güneşte yaşanan onca patlamaya biraz duyarlı ol sevgilim, ayıp ediyorsun gerçekten. Ümitsizlik falan da olmasın içinde, insanoğlu yakında uzayı da hissedecek! 

Savaşlar son bulmayacak, birkaç dönüm arazi için her daim çoğu insanın ölmesi gerek. Silah tutkunu olmasak da hep tek tabanca yaşamadık mı ikimiz de? Biliyorum, anlaşılması güç cümlelerim var. Dolapta da istersen dondurduğum börek var. Çözeriz buzlarını, yanına da iki çay demleriz. Vaktimiz ve uykumuz kalırsa üç beş dakika oynaşıp sevişiriz. Uykuya dalarken çıkarttığın garip seslere de aşık olurum ben. Yaşasın tam bağımsız, hürriyetine ve şerefine sahip çıkan, modern sosyalizm öncüsü ve güzel kadınlar! 

Aziziyi