28 Ağustos 2015 Cuma

Bir Çapkın Dilenci

Vaktiyle sokakları, kaldırımları, ışıkları, evleri, şehrin içinden geçip dışına giden nehri ile tablodan çıkmış gibi görünen bir şehir varmış. Bu şehrin insanları kültürlü ya da öyle görünmeye çalışan ve genel olarak zengin insanlarmış, bunların yanında bu zenginlikten faydalanmak için şehre gelmiş dilenciler de bulunurmuş. Günler zevkli geçer, kadınlar uzun elbiseler giyer, hoş şapkalar takarmış. Dünyanın kalan kısmındaki insanlar bu şehirde yaşamak isterlermiş, şehirdeki insanlar da bunun farkındalarmış ve o şehrin insanı oldukları için gurur duyar hatta şehir dışındayken zengin sınıfın bulunduğu ortamlarda o şehirden olduklarını sürekli belirtirlermiş.
Bunlar yanı sıra şehir de bir adam yaşarmış, adam şehrin bütün dakikliğine başkaldırarak ne zaman uyanırsa o zaman güne başlar, ne zaman uykusu gelirse o zaman yatarmış. Ne iş yaptığından kimse emin değilmiş, elleri göt cebinde başında bir şapka ve eskitme kıyafetlerle sokaklarda gezer, hatta bazı zamanlar bir şarkı tutturup dans ederek dolaşırmış. Hiç çekinmeden insanların sohbetlerine girermiş bu adam ve insanların kafasında ki “aylak, dilenci, cahil,…” sıfatlarının tam tersine her konu hakkında bir şeyler söyleyebilir, özellikle edebiyatla, resimle ve müzikle çok ilgilenirmiş. Kadınlar bu adama büyük ilgi duyar ve bu ilgiyi asla gizlemezlermiş, bunun farkında olan erkekler adamı çok kıskanır, hırsız olmakla, soylu gibi davranmamakla suçlar, dilenci, cahil gibi sıfatlar takarlarmış. Adam bunlara hiç aldırış etmezmiş. Güzel kadınlara zaafı varmış ve şehrin tüm kadınları güzelmiş.
Hüzünlü bir kadın da bu şehrin sokaklarında dolaşırmış, kadın şehirdeki kadınlardan kat kat daha güzelmiş fakat asla mutlu olamazmış. Bu çapkın dilenciyi bir gece koynuna almış. Sonra bu ziyaretlerin sayısı artmış, artmış. Kadın esrarengiz bir şekilde kendini mutlu hissedermiş bu adamın yanında. Bir süre sonra hep onunla olmak istemiş, fakat bu çapkın dilenci tabiatı gereği asla bir kadına bağlı kalamayan bir erkekmiş, şehirdeki tüm kadınlar gibi, bu hüzünlü ve güzel kadın da bunun farkındaymış ama bir türlü ondan uzak kalmayı başaramıyormuş. Bir zaman sonra adamın başka kadınlarla olmasından rahatsız olmaya başlamış, bunu o çapkın dilenciye açma kararı almış. Hissettiği şeylerden bahsetmiş, ondan ayrı kalamayacağından ve başka kadınlar sorunundan. Çapkın dilenci anlamış hüzünlü kadını, ona, bağlı kalmayı çok istediğini fakat beceremediğini söylemiş. Kadın bir çözüm olduğunu söyleyip adamın elinden tutup kaldırmış. Köprülerin üstünden, yolların kenarından, adamın bilmediği sokaklardan geçmişler, sonunda durmuş kadın, kapıyı çalmış. Yaşlı bir adam açmış kapıyı hüzünlü güzel kadını ve çapkın dilenciyi içeri almış. Kadın, dilencinin kalbindeki tek kadın olmak istediğini fakat dilencinin kalbinin çok geniş olduğunu anlatmış. Yaşlı adam sormuş dilenciye “Sen de bunu istiyor musun?”  diye. Evet demiş istiyorum. Yaşlı adam bir şeyler yapmış, sonunda kadın küçülmüş küçülmüş ve adamın vücuduna girecek kadar olmuş. Bir şekilde kalbine girmiş. Kadın konuşunca, dilenci iç sesi konuşur gibi hissediyor ve cevap veriyormuş. Böylece iletişim kurabiliyorlarmış. Fakat dilencinin kalbi gerçekten de çok büyükmüş.  Yaşlı adam kadına sabretmesini söylemiş. Kadın haftalarca beklemiş kalpte, çapkın dilenci gerçekten de başka bir kadınla hiç bir şekilde ilgilenemiyormuş. Kalpte yavaş yavaş küçülmeye başlamış, bir zaman sonra hüzünlü kadın dışında kimsenin sığamayacağı kadar daralmış.
İşte o vakit kadın klostrofobisi olduğunu öğrenmiş, dayanamamış adamın kalbini parçalamış dışarı çıkmış. Çapkın dilenciyi bir daha gören olmamış ama hayaletinin hala sokaklarda dans ettiğine ve kadınların evine girip çıktığına inananlar varmış.

Asım Enes Eraydın